30 Ekim 2010 Cumartesi

AVRUPA KONSEYİ

Kuruluşu ve Üyeleri
Avrupa Konseyi’nin (AK) oluşturulması fikri, İkinci Dünya Savaşı’ndan maddi ve manevi büyük kayıplarla çıkan Avrupa’da, bir daha aynı trajedinin yaşanmasını engellemek amacıyla ortaya atılmış, Avrupa’da gerginliğin ve çatışmanın yerini güven ve işbirliğinin alması hedeflenmiştir.
AK’yı kuran Londra Antlaşması’nı 5 Mayıs 1949’da 10 Avrupa ülkesi imzalamıştır. AK’nın belkemiğini oluşturan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ise 4 Kasım 1950’de Roma’da imzalanmıştır.
Türkiye, AK’ya, kuruluşundan üç ay sonra Yunanistan ve İzlanda ile birlikte Ağustos 1949’da davet edilmiş ve örgütün kurucu üyeleri arasında anılmaya hak kazanmıştır.
Sonraki yıllarda sırasıyla Federal Almanya (1950), Avusturya (1956), Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (1961), İsviçre (1963), Malta (1965), Portekiz (1976), İspanya (1977), Lihtenştayn (1978), San Marino (1988), Finlandiya (1989), Macaristan (1990), Polonya (1991), Bulgaristan (1992), Estonya, Litvanya, Slovenya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Romanya (1993), Andorra (1994), Letonya, Arnavutluk, Moldova, Ukrayna ve Makedonya (1995), Rusya ve Hırvatistan (1996), Gürcistan (1999), Azerbaycan ve Ermenistan (2001), Bosna Hersek (2002), Sırbistan ve Karadağ (2003), 2004’te Monako AK’ne üye olmuş, Karadağ Cumhuriyeti’nin Mayıs 2007’de katılmasıyla üye ülke sayısı 47’ye çıkmıştır.
AK Bakanlar Komitesi nezdinde gözlemci statüsü taşıyan ülkeler ABD, Japonya, Kanada, Vatikan ve Meksika’dır. İsrail, Kanada ve Meksika, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) nezdinde gözlemci statüsüne sahiptir.

AK’nın Amaçları
AK’nın amaçları, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve çoğulcu demokrasi ilkelerini korumak ve güçlendirmek, azınlıklar, ırkçılık, hoşgörüsüzlük ve yabancı düşmanlığı, sosyal dışlanma, uyuşturucu madde, çevre sorunlarına çözüm aramak ve Avrupa kültürel benliğinin oluşmasına ve gelişmesine katkıda bulunmak olarak özetlenebilir.

Faaliyet Alanları
AK, savunma konuları dışında toplumun karşılaştığı tüm temel sorunlar ile ilgilenmektedir. Bunlar, insan hakları, hukuk alanında işbirliği, medya, eğitim, kültür, spor, gençlik, sağlık, yerel yönetimler, bölgesel planlama, çevre, aile işleri, sosyal güvenlik sorunlarıdır. Örgütün statüsünde ekonomik konularda da faaliyet gösterilmesi öngörülmekle birlikte, uygulamada bu alandaki çalışmalar sınırlı kalmaktadır.
AK’nın yukarıda belirtilen alanlardaki çalışmaları genellikle sözleşme ya da protokol hazırlanması ile sonuçlanmaktadır. AK’nın halen 208 tane Sözleşme ve Protokolü mevcuttur. Sözleşme ve protokoller üye ülkelerin mevzuatlarının uyumlaştırılması, bu suretle ortak normlar ve bir Avrupa hukuk düzeni oluşturulması amacına yöneliktir.
Bununla birlikte, AK’nın Soğuk Savaş’ın bitimini müteakip Avrupa’da ortaya çıkan farklı sorunlarla daha iyi mücadele edebilmesini teminen, yeni bir yönlendirmeye ihtiyaç duyulmuş ve bu yönlendirmenin AK üyesi ülkelerin Devlet ve Hükümet Başkanlarının katıldığı zirvelerle oluşturulması gerektiği fikri kabul görmüştür.
Bu çerçevede, Sovyetler Birliği’nin dağılması, Doğu Bloku’nun çökmesi ve Orta ve Doğu Avrupa’da yeni demokrasilerin ortaya çıkmasından hemen sonra 8-9 Ekim 1993 tarihlerinde Viyana’da Birinci AK Zirvesi, 10-11 Ekim 1997 tarihlerinde ise Strazburg’da İkinci AK Zirvesi düzenlenmiştir.
AK Üçüncü Zirvesi ise 16-17 Mayıs 2005 tarihlerinde Varşova’da düzenlenmiş olup, Zirveye Sayın Başbakanımız başkanlığındaki bir heyetle katılım sağlanmıştır.
Zirve sonucunda bir Eylem Planı ile Deklarasyon kabul edilmiştir. Sözkonusu belgeler ile AK üyesi ülkeler, insan hakları, hukuk düzeni ve demokrasi gibi ortak değerlerin teşvik edilmesi, Avrupa vatandaşlarının güvenliğinin arttırılması, daha insani ve kapsayıcı bir Avrupa inşa edilmesi, Avrupa Konseyi’nin diğer uluslararası örgütlerle işbirliğini arttırması ve daha etkin bir Avrupa Konseyi oluşturulması konularında mutabakata varmışlar ve bu konudaki iradelerini teyid etmişlerdir.

AK’nın Organları
Kuruluşun temel organları, karar organı olan Bakanlar Komitesi, danışma organı olan Parlamenter Meclis ve yerel yönetimlerin geliştirilmesini amaçlayan Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’dir (YBYK). Bir denetim organı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de (AİHM) AK’nın dördüncü unsurunu oluşturmaktadır.

a)Bakanlar Komitesi:
Bakanlar Komitesi’nde üye ülkeler Dışişleri Bakanları, Bakanlara vekaleten daha sık toplanan Delegeler Komitesi’nde ise Daimi Temsilciler yer alır. Bakanlar Komitesi’nde genellikle güncel siyasi konular ele alınmakta ve AK’nın izlemesi gereken yol belirlenmektedir.
Daha önce 1952, 1958, 1965, 1972, 1987 ve 1992 yıllarında üstlenmiş olduğumuz, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığı, yeniden 10 Kasım 2010 tarihinde, altı aylık süreyle yeniden ülkemize geçecektir. Dönem Başkanlığı 11 Mayıs 2010 tarihinden itibaren Makedonya tarafından yürütülmektedir.

b) Parlamenter Meclis:
AKPM, üye ülkelerin parlamentolarından seçilen 318 asil ve 318 yedek üyeden oluşur. Her üye devlete ayrılan parlamenter sayısı, sözkonusu ülkenin nüfusuyla orantılıdır. AKPM Genel Kurulu yılda dört kez, Ocak, Nisan, Haziran ve Ekim aylarında beşer gün süreyle toplanmaktadır.
AKPM’nin çeşitli komisyonlarında oluşturulan raporlar Genel Kurul’a sunulmaktadır. Raporların işlem bölümleri, bir başka deyişle kararlar, Bakanlar Komitesi’ne yönelik tavsiye kararları ya da yönergeler, tartışılarak oylanmaktadır.
AKPM’de, sahip oldukları üyelerin çokluğuna göre sıraya konduğunda, “Sosyalist Grup”, “Avrupa Halk Partileri Grubu”, “Liberal, Demokrat ve Reformcu Grup”, “Avrupa Demokratları Grubu” ve “Avrupa Birleşik Sol Grubu” olmak üzere beş siyasi grup mevcuttur.
Danışma organı statüsüne sahip Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde (AKPM) ise ülkemiz 12 asil, 12 yedek üyeli, Türkiye Büyük Millet Meclisi AKPM Türk Heyetince temsil edilmektedir.  AKPM Genel Kurulu 2010 Kış Oturumu sırasında, 25 Ocak 2010 tarihinde, Türk Heyeti Başkanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu oydaşma ile iki yıllığına AKPM Başkanı seçilmiştir.  Türk Heyeti Başkanlığını da Sayın Erol Cebeci üstlenmiştir. 

c) Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi:
AK prensiplerinin yerel yönetimler düzeyinde de geliştirilmesini amaçlar. Yerel ve bölgesel yönetimlerin güçlendirilmesi, bu yapılanmaların hukuki ve idari açıdan incelenmesi ve aralarındaki sınırötesi işbirliğinin arttırılmasına yönelik çalışmalar yapmaktadır. Üye ülkelerin belediye başkanlarından ve yerel yönetim temsilcilerinden seçilen asil ve yedek üyelerin katılımıyla oluşur. Bölgesel Meclis ve Yerel Meclis olmak üzere iki alt organı bulunmaktadır.
Ülkemiz, Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi (YBYK) çalışmalarına da 12 asil, 12 yedek üyeden oluşan bir heyetle katılmaktadır. İstanbul Sultangazi İl Genel Meclisi Üyesi Yavuz Mildon, 27 Mayıs 2008 tarihinden beri YBYK Başkanlığı görevini yürütmektedir.

Türkiye-AK İlişkileri
Türkiye, AK’nın kurucu üyelerinden sayılmakta olup, gerek kuruluş ile ilişkilerine gerek kuruluşun Avrupa mimarisinde gereken yeri almasına önem atfetmektedir. AK, insan hakları ve hukukun üstünlüğü başta olmak üzere, savunma konuları dışındaki her alanda Avrupa’nın en geniş coğrafyasını kapsamaktadır. Hükümetleri, parlamentoları, yerel yönetimleri, toplumun kültür, eğitim, gençlik gibi sektörlerini içine alacak şekilde geniş bir demokrasi forumu oluşturmaktadır. Türkiye, AK’yı bu geniş yelpaze içindeki her alanda olduğu gibi insan hakları ve hukukun üstünlüğü konularında da önemli bir diyalog platformu olarak görmektedir.

AK’da Denetim Mekanizmaları ve Bu Çerçevede Üye Ülkelerin Yükümlülükleri
AK’da denetim,
- Hükümetler kanadını oluşturan Bakanlar Komitesi,
- Parlamenter kanadı oluşturan AKPM,
- Yerel yönetimlerin faaliyet gösterdiği YBYK,  
- İnsan Hakları Komiserliği çerçevesinde yapılmaktadır - Ayrıca, başta AİHS ve Avrupa İşkencenin Önlenmesi Sözleşmesi (AİÖS) olmak üzere, kendi denetim mekanizmaları bulunan sözleşmeler de mevcuttur.

a)
AİHM Kararlarının Uygulanmasının Denetimi:
Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen kararların ilgili devletler tarafından gerektiği şekilde icra edilip edilmediğini denetlemektedir.

b) AKPM Çerçevesinde Denetim
AKPM, üye ülkelerin taahhüt ve yükümlülüklerini yerine getirip getirmediklerinin incelenmesi amacıyla 1995 yılında bir denetim mekanizması oluşturmuştur. Ocak 1997 Genel Kurulu’nda kabul edilen karar uyarınca “üye ülkelerin AK üyeliği ile üstlendikleri taahhütlerinin yerine getirilmesinin denetlenmesi” amacıyla yeni bir “Denetim Komisyonu” kurulmuştur. Bu denetim mekanizması önce, AK’nın yeni üyeleri olan Merkezi ve Doğu Avrupa ülkeleri (MDAÜ) için başlatılmıştır. Amaç, AK’ya üye olan ülkelerin AK standartlarına ulaşıp ulaşmadıklarının denetlenmesidir.
AK’ın hükümetler kanadı ve parlamento kanadında ayrı yürütülen siyasi denetim süreçlerinde, bir ülkenin AK üyeliğinden kaynaklanan yükümlülük ve taahhütlerini yerine getirmede başarısız kaldığının ve bu süreçler çerçevesinde yapılan tavsiyelere uyum sağlamadığının düşünülmesi durumunda, denetim sürecini yürüten birim, ilgili üye ülkenin üyeliğinin askıya alınmasını ya da AK’dan ihracını gündeme getirebilir. Bu konuda karar verme yetkisi, nitelikli çoğunlukla karar alacak olan Bakanlar Komitesi’ne aittir. Bakanlar Komitesi bu durumda üye ülkeyi üyelikten çekilmeye davet edebilir, makul bir süre içinde bunun gerçekleşmemesi durumunda ise üyelikten ihraç edebilir. Bugüne kadar yalnız Yunanistan’ın, “Albaylar Cuntası” döneminde, AK’dan ihracı gündeme gelmiştir. Bu ülke, 1969’da kendi arzusuyla üyeliğini sona erdirmiş, demokrasiye geçiş sonrasında ise 1974’te yeniden AK’a katılmıştır.

c) YBYK Çerçevesinde Denetim:
AK’ın MDAÜ’yü içine alacak şekilde genişlemesi, sınır ötesi işbirliğinin giderek önem kazanması sonucunu doğurmuştur. YBYK, yerel ve bölgesel yönetimlerin güçlendirilmesini, bu yapılanmaların hukuki ve idari açıdan incelenmesini, sınır ötesi işbirliğinin kolaylaştırılmasını ve bölgelerarası kültürel farklılıkların korunması ve geliştirilmesini amaçlamaktadır. Öte yandan, YBYK’nın 2-4 Temmuz 1996 tarihlerinde yapılan Genel Kurul çalışmaları sırasında kabul edilen bir kararla, üye ülkelerde yerel ve bölgesel demokrasinin işleyişinin denetime tabi tutulması uygulaması başlatılmıştır.

d) İnsan Hakları Komiserliği (İHK):
1999 yılında oluşturulmuş olan İnsan Hakları Komiserliği (İHK), üye ülkelerde insan haklarının geliştirilmesi ve toplumda insan hakları bilincinin yerleştirilmesine yönelik faaliyetlerde bulunmaktadır. Nisan 2006’dan bu yana Thomas Hammarberg tarafından yürütülen İHK, gerekli gördüğü hallerde AK Bakanlar Komitesi ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’ne (AKPM) raporlar sunup, bu organların talebi üzerine görüşler verebilmekte; hükümetler, parlamentolar ya da sivil toplumdan kendisine ulaşan bilgiler ışığında harekete geçebilmekte ve hükümetlerle doğrudan temas kurabilmektedir.

Ülkemizin de Taraf Bulunduğu AK Sözleşmeleri Çerçevesindeki Denetim Mekanizmaları
a) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS): AİHS, AK bünyesinde 1950’de hazırlanmış, 1953’te yürürlüğe girmiştir. Türkiye Sözleşme’ye 1954’te taraf olmuştur. Sözleşme, temel insan hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınmasını sağlamak amacıyla oluşturulmuştur. Sözleşme, yaşama hakkı, özgürlük ve kişi güvenliği hakkı, adil şekilde yargılanma hakkı, düşünce, vicdan, din ve buna dahil olarak basın özgürlüğü, toplanma, dernek ve sendika kurma ve bunlara üye olma özgürlüğü gibi bir dizi hak ve özgürlüğü güvence altına almaktadır. Ayrıca, işkence, insanlık dışı muamele veya ceza, kölelik ve zorla çalıştırma, ayrımcılık, Sözleşme ile yasaklanmıştır.
Sözleşme tarafından güvenceye alınan haklar, Sözleşme’ye getirilen ek protokoller ile genişletilmiş, denetim mekanizmaları da aynı yolla zaman içinde geliştirilmiştir.
Sözleşme çerçevesindeki denetim mekanizması, Avrupa İnsan Hakları Komisyonu (AİHK) ve bunun bir üst organı olan Avrupa İnsan Hakları Divanı (AİHD) tarafından yürütülmüştür. Ülkemiz AİHS’nin organlarından Komisyon’a bireysel başvuru hakkını 1987 yılında tanımış, Divan’ın zorunlu yargı yetkisini de 1990’da kabul etmiştir.
Üye ülkelerin sayısındaki artışa paralel olarak, Sözleşme’deki denetim mekanizmasının günün koşullarına uygun hale getirilmesi amacıyla hazırlanan ve önemli yapısal değişiklikler içeren AİHS’ye Ek 11 No’lu Protokol, 1 Kasım 1998’de yürürlüğe girmiştir. Sözkonusu Protokol uyarınca, AİHK ve AİHD kaldırılmış, yerine “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi” (AİHM) adıyla tek bir mahkeme oluşturulmuştur.
AİHS’ye ek 14 No’lu Protokol ise 1 Haziran 2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir. AİHM, Sözkonusu Protokol’ün hükümleri uyarınca usulu uygulamalarının hızlandırılabilmesi için birtakım değişikliklere gitme kararı almıştır. Bu bağlamda AİHM,  yerleşik içtihadı doğrultusunda karar verebileceği başvurularda, ilgili Hükümetten görüş talebinde bulunmadan karar verebilecektir.


b) İşkence ve Gayrı-insani veya Küçültücü Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Avrupa Sözleşmesi (AİÖS):
Kısaca “Avrupa İşkencenin Önlenmesi Sözleşmesi” olarak bilinmektedir. 1989’da yürürlüğe girmiştir. Ülkemiz AİÖS’yi 1988 yılında onaylamıştır. Bu Sözleşme, AİHS’yi esas almıştır. AİHS’nin 3. maddesinde yer alan “hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı veya küçültücü ceza veya muameleye tabi tutulmayacaktır” hükmüne dayanmaktadır.
Sözleşmenin 1. maddesi çerçevesinde, Sözleşme’nin uygulanmasını Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (AİÖK) denetlemektedir. AİÖK, taraf ülkelerde özgürlüğünden alıkonulmuş kişilerin tutulduğu tüm mahalleri ziyaret etmeye yetkilidir. Bu ziyaretler planlanmış dönemsel ziyaretler olabileceği gibi, ilgili ülkeye son anda haber verilmek suretiyle gerçekleştirilen “ad hoc” ziyaretler de olabilmektedir.
AİÖK, yargı organı değildir. İşkencenin ve kötü muamelenin önlenmesine yönelik olarak tespitler yapmaktadır. AİÖK, yaptığı ziyaretler sonucunda, gözlemlerini, eleştirilerini ve tavsiyelerini ilgili ülkeye bir raporla iletir. Sözleşme gereğince Komite’nin yürüttüğü bu süreç gizlidir. Yine Sözleşme’ye göre, taraf ülkenin Komite’yle işbirliği yapmaması veya Komite’nin iyileştirme tavsiyelerini uygulamayı reddetmesi halinde, Komite’nin, o ülke hakkında, üyelerinin üçte ikisinin oylarıyla bir kamu açıklaması yapma yaptırımı vardır.
Türkiye, AK’ın önemli bir boyutu olan Avrupa İşkencenin Önlemesi Sözleşmesi’nin denetim organı Avrupa İşkencenin Önlemesi Komitesi (AİÖK) ile yapıcı bir yaklaşımla işbirliği yapmaktadır. Cezaevi reformu konusunda bu işbirliğinin yararı görülmüştür. Cezaevlerinin reformu sürecinde, Komite’nin tavsiyeleri dikkate alınmıştır. Komite de bu konuda yapılan çalışmaları tatmin edici bulduğunu açıklamıştır. Saydamlık anlayışına uygun şekilde, Komite’nin ülkemize yaptığı ziyaretler sonrasında hazırladığı raporların gizliliğinin kaldırılarak yayınlanmasına izin verilmektedir. Böylece, yapılanlar ile eksik kalanlar kamuoyunun bilgisine sunulmakta, karar süreçlerine ilgili çevrelerin katılımının özendirilmesi amaçlanmaktadır. AİÖK’ün Ocak 2010’de ülkemize gerçekleştirdiği son ziyarete ilişkin raporu, Hükümet yanıtımız ile birlikte 9 Temmuz 2010 tarihinde yayımlanmıştır.


c) Avrupa Irkçılık ve Hoşgörüsüzlükle Mücadele Komisyonu (ECRI):
ECRI’nin görevi Avrupa’da insan haklarının korunması perspektifinden hareket ederek ırkçılık, yabancı düşmanlığı, anti-semitizm ve hoşgörüsüzlükle mücadele etmektir. AK ülkeleri tarafından bu alanda önemli çalışmalara sahip kişiler arasından belirlenen ECRI üyeleri bağımsız olarak görev yapmaktadırlar.
ECRI çalışmalarını ülke raporları, genel temalar ve sivil toplumla ilişkiler çerçevesinde yürütür. ECRI, özellikle ülke temelinde yürüttüğü çalışmalar sonucunda hazırladığı raporlarla Avrupa ülkelerinde mevcut bulunan ırkçılık ve yabancı düşmanlığının düzeyinin saptanması ve bunun önüne geçilebilmesi için gerekli olan önlemlerin ortaya konmasında önemli çalışmalar gerçekleştirmektedir.
ECRI’nin tavsiyelerinin hukuken bir bağlayıcılığı yoktur. Bu tavsiyeler, uluslararası normlara uygun düzenlemeler yapılmasını sağlamaya yönelik olarak hükümetlere yol gösterici öneriler içerir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder